Tuesday, October 25, 2011

5 Steps to Optimize Your Email For Social Media


Email and Social Media5 Steps to Optimize Your Email For Social Media

The popularity of  social media has not reduced the need to to have an email marketing plan as part of your Internet marketing strategy, but there does need to be a reassessment of how you  integrate and optimize the strengths of each of these 2 internet mediums as part of  your marketing planning.   It’s no secret that email marketing is an effective and inexpensive lead generation channel. But while email is effective, it is limited by the size of your email list. This may sound obvious and unexceptional, but social media does not experience the same limitation.
Whereas with email, your reach is equal to your list size, with social media, your reach is equal to your followers, fans, subscribers plus all of their connections, which gives your campaigns more leverage through people consuming and sharing content.
If an update is placed in a Facebook page, all your friends see that update and comment on it and then share it with their friends. If you post a blog post on Twitter then your followers retweet it ( send it onto their followers as a broadcast) this multiplies and leverages  your content in a way that a standard email cannot achieve as it is only seen by 1 person.
In essence, social media gives leverage to your content to expand your reach beyond your existing databaseNow, how can you leverage social media from your email marketing?
What are the 5 Steps that Hubspot says need to be taken to optimize your email for Social Media.
Step 1: Figure out which social media sites your customers and potential customers use.Whether you believe it or not, your customers are online talking about you and your industry. Figure out which sites they use the most. FacebookTwitter, and LinkedIn are great places to start for most businesses.
Step 2: Set up profiles on each of these websites. It’s free and just requires your time. And, it’s best to reserve your company name on all these sites immediately , before someone else takes them.
Step 3: Add links in your emails to follow or subscribe to your social media profiles. The people already subscribing to your emails are great candidates for following you in social media, you just need to let them know that you’re there. Social media also gets a leg up on email in that an email address may not stick with someone as they move from one job to another, but social media profiles and subscriptions will.
Step 4: Add links in your emails to post your content to these social media sites. Make it easy for your recipients to share the content with their networks on these social media sites.
Step 5: Integrate social media at all stages of the communication. Follow the user from the email to the landing page and conversion.
3 Typical Results when Integrating and Optimizing Social Media with Email Campaigns
  1. An increase the number of mentions in social media
  2. The number of subscribers to our social media profiles will rise and
  3. A jump in the amount of traffic and leads from social media sites (for this lead generation type of content) due to that buzz on these sites.
So don’t ditch the email marketing, keep fine tuning and tweaking your marketing to utilize the latest web technologies to leverage your marketing strategies.

Hayatın1001hali: Sonbaharda Stockholm..

23 EKIM 2011 PAZAR

Sonbaharda Stockholm..

Her zaman görmeyi istediğim, soğuk, uzak ama bana çok gizemli gelen bir yerdi İskandinavya .. Hem Avrupa’nın içinde, hem Avrupa’dan uzak bu ülke bende herzaman merak uyandırmıştı. Küçükken izlediğim “Vikingler”in bu hissiyatımda etkisi varmıdır bilinmez ama bu ekimde hayalim gerçek oldu.:) İstanbul’u güneşli bir havayla bırakarak serin bir öğleden öncesi kendimi Stockholm’de buldum. Uçak Stockholm Arlanda havalimanına inerken gördüğüm manzaradan gerçekten büyülenmiştim. Uçak havaalanına inmeden bu şehrin neden 2010 yılında Avrupa’nın en yeşil başkenti seçildiğini anladım.


Rengarenk duvarlı, tamamı ahşap zeminli havaalanı (ağacın bol olması münasebetiyle olduğunu düşünüyorum) hem dışarıdaki sisli puslu havanın etkis
ini silmiş, hem de bendeki sabırsızlığı artırmıştı. İrili ufaklı bir sürü yemyeşil adacık bir rüya diyarına geldiğimizi haber veriyordu. Zaten buraya gelmeden evvel 14 ada üzerine kurulan bu şehrin kuzeyin Venedik’i olarak anıldığını okumuştum.

Stockholm’de ilk dikkatimizi çekenler “ sakinlik, huzur, doğa, pahalılık, uzaklık, güzel, kültürlü ve yardımsever insanlar” oldu. Havaalanının “in cin top atan” halinin trenle şehre inerken aslında tüm şehre hatta ülkeye özgü olduğunu fark ettik. Evet burası da diğer Avrupa şehirleri gibi göçmen almış ama buna rağmen Stockholm ve çevresinin toplam nufusu sadece 1milyon 700.. Trenimiz sonbaharın renkleriyle bezenmiş ağaçların, dik çatılı güzel evlerin arasından geçerek şehre indiğinde bedenen olduğu kadar ruhen de Stockholm’e varmış olduk. Almanya’ya, Paris’e ya da Londra’ya göre oldukça küçük ve eski olan şehrin metrosu bu büyük fakat tenha şehrin ihtiyacını fazlasıyla karşılıyordu. Metro haricinde otobüsleri, tramvayları, trenleri ile klasik bir Avrupa şehri düzeninden eksik kalmamıştı Stockholm de.. kısıtlı zamanda mümkün olan en fazla yeri görme isteğiyle yanıp tutuşan ben için bu süper bir durumdu tabi ki.. Her zaman olduğu gibi yanıltmayan otel rehberim Booking.com’dan bulduğum metroya ve şehir merkezine oldukça yakın otelimiz Oden’e yerleştik ve tur başladı.


İlk durağımız Ortaçağ’da kurulan, Stokholm'ün merkezi olan ve günümüzde Eski kent olarak bilinen Gamla Stan’dı., Helgeandsholmen'in yanındaki merkez adada 1300'lerden 1500'lere kadar kent olarak kalmış bu eski semt bu süreçte bir Baltık ticaretinin önemli bir merkezi olmuş ve ticarete yön vermiş. Gamla Stan daracık sokakları, bitişik nizam yüksek duvarlı eski evleri, restaurantları, cıvıl cıvıl dükkanlarıyla Stockholm’un en canlı yerlerindendi diyebilirim. Buradaki restaurantlarda İsveç mutfağının deniz ürünleri ağırlıklı mutfağını tadabilir, tadı İkea’dakinden oldukça farklı orijinal İsveç köftesini deneyebilirsiniz:) Drottninggatan'dan parlemento binası Riksdag'ın olduğu adacıktan geçerek girilen Gamla Stan'dan Royal Palace (Kraliyet Sarayı)na çıkılıyor.Burası denize bakan oldukça görkemli bir bina. Ziyaret edilebiliyor fakat asıl 1 saatlik bir tekne yolculuğuyla kanallar arasından gidilen Drottningholm Sarayı’nı gezmenizi tavsiye ederim. Hem bu 1 saatlik tekne gezisi şehir ve orman ikilisiyle çok keyifli, hem de UNESCO tarafından korumaya alınan bu saray bahçesi,

görkemli binası ve çevresiyle çok güzel. Kanal turuna başlamadan ya da bitirdikten sonra teknelerin kalktığı yerde bulunan gösterişli “City Hall” u, içinde heykeller olan bakımlı bahçesini, minik sutunlarla kanallara açılan sarmaşıklı geniş avlusunu da görmeden geçmeyin derim.

Stockholm’ün en etkileyici yerlerinden biri de Djurgarden adası. Orta çağdan bugüne kralların av ve eğlence için kullandığı bu adada Vasa Müzesi, Junibacken , Skansen gibi müzeler bulunuyor. Biz Djurgarden girişinden adayı turlayan minik trene binerek burayı gezmeyi tercih ettik. Bu mini turun sonunda Djurgarden’ın girişindeki Nobel Parkı’nda sahile karşı oturup dinlenmek çok keyifliydi. Bu arada Alfred Nobel’in buralı olduğunu öğrendim. Tıpkı Abba ve Ingrid Bergman gibi.. Stockholm’de diğer Avrupa şehirleri gibi müzeler bakımından oldukça zengin. Gamla Stan’dan Strömbrun köprüsünden geçerek önce “Ulusal Müzeyi”i, Skelpsholmen adasında yeşillikler içindeki Modern Sanat ve Mimarlık müzesini gezebiliyorsunuz.

Kısacası hayal ettiğim gibi güzeldi Stockholm.. Suyu, havası, doğası, insanı güzel, sade ve temiz. Ne kadar doğru bir tespit bilmiyorum ama ben insanlardaki bu rahatlık ve sıcaklıkta İsveç’in yakın tarihte fazlaca savaşa bulaşmamış olmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Özgür, güvenli hava buradan kaynaklanıyor bence..

Saydığım tüm bu güzelliklerin yanında bence iki önemli kusuru var şehrin: soğuk ve pahalılık. Havyar, konserve balık ve geyik eti dışında herşey marketlerde dahi ateş pahası.. Bolluk ve ucuzluk açısından memleketimin üstüne gül koklamam zaten;)) İşte Stockholm seferinden bende kalanlar, zaten bu şehrin giden üzerinde iz bırakmaması imkansız, herkese şiddetle tavsiye ederim..


imza: FEYZA