Tuesday, October 25, 2011

5 Steps to Optimize Your Email For Social Media


Email and Social Media5 Steps to Optimize Your Email For Social Media

The popularity of  social media has not reduced the need to to have an email marketing plan as part of your Internet marketing strategy, but there does need to be a reassessment of how you  integrate and optimize the strengths of each of these 2 internet mediums as part of  your marketing planning.   It’s no secret that email marketing is an effective and inexpensive lead generation channel. But while email is effective, it is limited by the size of your email list. This may sound obvious and unexceptional, but social media does not experience the same limitation.
Whereas with email, your reach is equal to your list size, with social media, your reach is equal to your followers, fans, subscribers plus all of their connections, which gives your campaigns more leverage through people consuming and sharing content.
If an update is placed in a Facebook page, all your friends see that update and comment on it and then share it with their friends. If you post a blog post on Twitter then your followers retweet it ( send it onto their followers as a broadcast) this multiplies and leverages  your content in a way that a standard email cannot achieve as it is only seen by 1 person.
In essence, social media gives leverage to your content to expand your reach beyond your existing databaseNow, how can you leverage social media from your email marketing?
What are the 5 Steps that Hubspot says need to be taken to optimize your email for Social Media.
Step 1: Figure out which social media sites your customers and potential customers use.Whether you believe it or not, your customers are online talking about you and your industry. Figure out which sites they use the most. FacebookTwitter, and LinkedIn are great places to start for most businesses.
Step 2: Set up profiles on each of these websites. It’s free and just requires your time. And, it’s best to reserve your company name on all these sites immediately , before someone else takes them.
Step 3: Add links in your emails to follow or subscribe to your social media profiles. The people already subscribing to your emails are great candidates for following you in social media, you just need to let them know that you’re there. Social media also gets a leg up on email in that an email address may not stick with someone as they move from one job to another, but social media profiles and subscriptions will.
Step 4: Add links in your emails to post your content to these social media sites. Make it easy for your recipients to share the content with their networks on these social media sites.
Step 5: Integrate social media at all stages of the communication. Follow the user from the email to the landing page and conversion.
3 Typical Results when Integrating and Optimizing Social Media with Email Campaigns
  1. An increase the number of mentions in social media
  2. The number of subscribers to our social media profiles will rise and
  3. A jump in the amount of traffic and leads from social media sites (for this lead generation type of content) due to that buzz on these sites.
So don’t ditch the email marketing, keep fine tuning and tweaking your marketing to utilize the latest web technologies to leverage your marketing strategies.

Hayatın1001hali: Sonbaharda Stockholm..

23 EKIM 2011 PAZAR

Sonbaharda Stockholm..

Her zaman görmeyi istediğim, soğuk, uzak ama bana çok gizemli gelen bir yerdi İskandinavya .. Hem Avrupa’nın içinde, hem Avrupa’dan uzak bu ülke bende herzaman merak uyandırmıştı. Küçükken izlediğim “Vikingler”in bu hissiyatımda etkisi varmıdır bilinmez ama bu ekimde hayalim gerçek oldu.:) İstanbul’u güneşli bir havayla bırakarak serin bir öğleden öncesi kendimi Stockholm’de buldum. Uçak Stockholm Arlanda havalimanına inerken gördüğüm manzaradan gerçekten büyülenmiştim. Uçak havaalanına inmeden bu şehrin neden 2010 yılında Avrupa’nın en yeşil başkenti seçildiğini anladım.


Rengarenk duvarlı, tamamı ahşap zeminli havaalanı (ağacın bol olması münasebetiyle olduğunu düşünüyorum) hem dışarıdaki sisli puslu havanın etkis
ini silmiş, hem de bendeki sabırsızlığı artırmıştı. İrili ufaklı bir sürü yemyeşil adacık bir rüya diyarına geldiğimizi haber veriyordu. Zaten buraya gelmeden evvel 14 ada üzerine kurulan bu şehrin kuzeyin Venedik’i olarak anıldığını okumuştum.

Stockholm’de ilk dikkatimizi çekenler “ sakinlik, huzur, doğa, pahalılık, uzaklık, güzel, kültürlü ve yardımsever insanlar” oldu. Havaalanının “in cin top atan” halinin trenle şehre inerken aslında tüm şehre hatta ülkeye özgü olduğunu fark ettik. Evet burası da diğer Avrupa şehirleri gibi göçmen almış ama buna rağmen Stockholm ve çevresinin toplam nufusu sadece 1milyon 700.. Trenimiz sonbaharın renkleriyle bezenmiş ağaçların, dik çatılı güzel evlerin arasından geçerek şehre indiğinde bedenen olduğu kadar ruhen de Stockholm’e varmış olduk. Almanya’ya, Paris’e ya da Londra’ya göre oldukça küçük ve eski olan şehrin metrosu bu büyük fakat tenha şehrin ihtiyacını fazlasıyla karşılıyordu. Metro haricinde otobüsleri, tramvayları, trenleri ile klasik bir Avrupa şehri düzeninden eksik kalmamıştı Stockholm de.. kısıtlı zamanda mümkün olan en fazla yeri görme isteğiyle yanıp tutuşan ben için bu süper bir durumdu tabi ki.. Her zaman olduğu gibi yanıltmayan otel rehberim Booking.com’dan bulduğum metroya ve şehir merkezine oldukça yakın otelimiz Oden’e yerleştik ve tur başladı.


İlk durağımız Ortaçağ’da kurulan, Stokholm'ün merkezi olan ve günümüzde Eski kent olarak bilinen Gamla Stan’dı., Helgeandsholmen'in yanındaki merkez adada 1300'lerden 1500'lere kadar kent olarak kalmış bu eski semt bu süreçte bir Baltık ticaretinin önemli bir merkezi olmuş ve ticarete yön vermiş. Gamla Stan daracık sokakları, bitişik nizam yüksek duvarlı eski evleri, restaurantları, cıvıl cıvıl dükkanlarıyla Stockholm’un en canlı yerlerindendi diyebilirim. Buradaki restaurantlarda İsveç mutfağının deniz ürünleri ağırlıklı mutfağını tadabilir, tadı İkea’dakinden oldukça farklı orijinal İsveç köftesini deneyebilirsiniz:) Drottninggatan'dan parlemento binası Riksdag'ın olduğu adacıktan geçerek girilen Gamla Stan'dan Royal Palace (Kraliyet Sarayı)na çıkılıyor.Burası denize bakan oldukça görkemli bir bina. Ziyaret edilebiliyor fakat asıl 1 saatlik bir tekne yolculuğuyla kanallar arasından gidilen Drottningholm Sarayı’nı gezmenizi tavsiye ederim. Hem bu 1 saatlik tekne gezisi şehir ve orman ikilisiyle çok keyifli, hem de UNESCO tarafından korumaya alınan bu saray bahçesi,

görkemli binası ve çevresiyle çok güzel. Kanal turuna başlamadan ya da bitirdikten sonra teknelerin kalktığı yerde bulunan gösterişli “City Hall” u, içinde heykeller olan bakımlı bahçesini, minik sutunlarla kanallara açılan sarmaşıklı geniş avlusunu da görmeden geçmeyin derim.

Stockholm’ün en etkileyici yerlerinden biri de Djurgarden adası. Orta çağdan bugüne kralların av ve eğlence için kullandığı bu adada Vasa Müzesi, Junibacken , Skansen gibi müzeler bulunuyor. Biz Djurgarden girişinden adayı turlayan minik trene binerek burayı gezmeyi tercih ettik. Bu mini turun sonunda Djurgarden’ın girişindeki Nobel Parkı’nda sahile karşı oturup dinlenmek çok keyifliydi. Bu arada Alfred Nobel’in buralı olduğunu öğrendim. Tıpkı Abba ve Ingrid Bergman gibi.. Stockholm’de diğer Avrupa şehirleri gibi müzeler bakımından oldukça zengin. Gamla Stan’dan Strömbrun köprüsünden geçerek önce “Ulusal Müzeyi”i, Skelpsholmen adasında yeşillikler içindeki Modern Sanat ve Mimarlık müzesini gezebiliyorsunuz.

Kısacası hayal ettiğim gibi güzeldi Stockholm.. Suyu, havası, doğası, insanı güzel, sade ve temiz. Ne kadar doğru bir tespit bilmiyorum ama ben insanlardaki bu rahatlık ve sıcaklıkta İsveç’in yakın tarihte fazlaca savaşa bulaşmamış olmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Özgür, güvenli hava buradan kaynaklanıyor bence..

Saydığım tüm bu güzelliklerin yanında bence iki önemli kusuru var şehrin: soğuk ve pahalılık. Havyar, konserve balık ve geyik eti dışında herşey marketlerde dahi ateş pahası.. Bolluk ve ucuzluk açısından memleketimin üstüne gül koklamam zaten;)) İşte Stockholm seferinden bende kalanlar, zaten bu şehrin giden üzerinde iz bırakmaması imkansız, herkese şiddetle tavsiye ederim..


imza: FEYZA

Monday, September 26, 2011

Link Building Strategies: 7 Rules Of The Road

Link Building Strategies: 7 Rules Of The Road

Link BuildingLink building is still the best way to get noticed and to build traffic to you blog. I have heard some people suggest that link building is not as important as it once was, but when the rubber meets the road successful link building is one of the most important tasks involved in becoming successful on the internet.

Link building is the process of attracting other websites, through a variety of methods and getting them to link back to one of the pages on your website. In the movie “Field Of Dreams” they said “if you build it (a baseball field) they will come”. Well, that’s only true on movies and even if you create a great website or blog, nobody will just start visiting it without you taking action. There are multiple factors involved in creating links, but I have found 7 factors that are essential to your link building success.

Link Building Diversification

Link Building diversification is the process of building links from a multitude of different sources to show the search engines that your site is important and has enough clout to attract virtual properties from all of the internet. This includes: blogs, “real websites”, social bookmarking directories, article marketing directories, eCommerce sites, EDU/GOV/ORG sites, Wiki sites, review sites, press release sites and social networks.

Quantity vs Quality of Domains That Link To Your Site

It’s great to have loads of links to your site, but the quality of the sites that link to yours is more important that the quantity. Since the Google Panda/Farmer algorithm adjustments have rolled out, I have noticed a substantial deterioration in the number of sites that now link to mine. I believe it’s because many of the poor quality sites and auto-blogs that republished my posts on Ezine Articles and Articles Base have systematically gotten wiped out. My links got cut in about half around the end of June, 2011. So anytime you can get links from higher page rank sites (link juice) the more secure you’ll be and the more clout you’ll receive in the eyes of Google.

Types of Sites That Link To Your Site

As I mentioned above, it is very important to reach out and find links from all across the web. This improves your sites presence, help increase and maintain page rank a makes it harder for the competition to imitate your link patterns and dislodge you from your position in the SERP’S. The bottom line is that it is critical to have links from a wide variety of links and IP addresses.
Link Building

Links Should Originate From Sites That Are Relevant To Your Site

This is called “thematic relevancy” and has to do with the overall topic of the linking website. If you have a website that focuses on bicycle repair, a link from a Forex site won’t do you much good. I’ve found it to be a heavily debated issue though. Ultimately the closer the match the better. Now if you have a bicycle repair site and can get a link from bicycling.com, for instance, then that would be the best.

Anchor Texts Are Important In Link Building

Anchor Texts are link text or link labels that are the clickable, visible portion in a hyperlink. This is the really important that your keyword phrase is included in the title and also in the clickable text in resource boxes and elsewhere. It’s one of those on-page SEO tactics that is important

Creating Backlinks On Your Homepage and Interior Pages

I have read some people make the mistake of only linking sites to their homepage and thinking t that is enough. “Deep Linking” is critical and will help drive your overall site authority. Some people say that it’s a 70% vs 30% split between links going to your home page and links going to your interior pages. My site really doesn’t have a homepage as each page is a unique post with its own keyword which should be linked to other relevant, high authority sites. Sometimes I accomplish those goals and sometimes not.

Where To Find High Quality Backlinks

So where can you go to find all of these links? Article marketing has been hit by the Google, Panda adjustments, but is still a great source for backlinks. Video Marketing is big and getting bigger as YouTube has now become the top three most visited site. Social media marketing is huge and also growing rapidly. Other sources such as blog commenting, forum posting and press releases, but are just some of the ways to create links to your site.

The biggest factor in creating high quality buckling is to not just focus on one of these methods, but to spread yourself around. The more diverse the link profile you can create the better. Everybody says that “content is king” and it won’t do you much good to create backlinks to a site that nobody will like. But it also won’t help you to have great content that nobody will read. Man, who ever said that internet marketing would be easy is selling snake oil.

P.S. If you’ve been looking for a simple step-by-step way to build a list, create an online presence and succeed in social marketing, CLICK HERE. You’ll learn about the only government approved way to make money on Facebook (You will need to authorize the app to watch the presentation).



Link Building Strategies: 7 Rules Of The Road

Monday, September 19, 2011

Hanım, Koş Patentimi Getir! | TeknoKedi


Hanım, Koş Patentimi Getir!

Eric Schmidt vs Steve Jobs
Son günlerde sıkça duyduğumuz patent davaları artarken, firmalar bu savaşı farklı cephelere çekerek silahlarını güçlendirmeye devam ediyor. Google, Motorola'yı 12,5 milyar dolara satın alarak 17 bine yakın patentin de sahibi olmuştu.
Google pazarın hâkimi mobil işletim sistemi Android'in başına bir şey gelmesini istemiyor ve bu patentlerle yetinmemekte kararlı. Yeni alım haberine göre Google, IBM'in Android'i ilgilendiren 1.023 patentini satın aldı. Google'ın bu ilk alımı da değil. Geçtiğimiz ay yine IBM'den Google tarafından1.030 patent satın alınmıştı.

Sırada 20 bin patent daha var!

Şu an elinde 20 binden fazla patenti bulunduran Google'ın yeni aldığı patentler Java ve mobil teknolojiler ile alakalı olduğundan Android'i Apple, Microsoft ve Oracle karşısında koruyabilecek nitelikte fakat Google'ın elindeki patent portföyünü daha da güçlendireceğine dair söylentiler dolaşıyor. Önümüzdeki günlerde Google'ın InterDigital'in 8.800, Intel'in ise 11 bin patenti için bir girişimde bulunabileceği belirtiliyor.
Samsung'un patent davaları karşısında çaresiz kalışı, Google'ı bu savaş içerisinde farklı bir şekilde pozisyonunu güçlendirmeye doğru yönlendirdi. Özellikle Oracle ile arasında süren davalar karşısında Google'ın satın aldığı patentler çok önemli.
Görünen o ki, çarpık patent sistemi devam ettikçe, bu saçma kavga giderek daha büyüyecek.
(Görsel: Daniel Adel, New York Times)
haber : http://www.teknokedi.com/

Friday, September 9, 2011

Denizlerdeki yaşam hakkında ürkütücü gerçekler




Raporlar - Denizlerdeki yaşam hakkında ürkütücü gerçekler

Greenpeace, uzun yıllardır denizlerdeki tükenişe dikkat çekiyor. Bu gerçek, Dünya Gıda Örgütü tarafından 2010 yılında yayınlanan "Dünya Balıkçılığı ve Akuakültürün Durumu" raporu ile birkez daha doğrulandı. Kıyısal ekosistemlerin yok olmasından, aşırı avlanmaya, balık çiftlikleri ve kara kökenli atıklara kadar bir çok etken denizleri sona sürüklüyor. Acil çözüm için denizel alanların %40'ını kapsayan büyük ölçekli deniz rezervleri oluşturmalı ve sürdürülebilir balıkçılık yönetimini hayata geçirmeliyiz.




http://www.kacsantim.org/

Balık cetveli

Denizlerdeki balık türlerinin yüzde 90'ı tükenmiş durumda. Olgunluk çağına gelen bir balığın her yumurtladığında binlerce balık ürettiği unutulmamalı. Sağlıklı denizler ve sürdürülebilir balıkçılık için asla yavru balık satmayın, almayın, tüketmeyin. Her balığı bu cetvelle ölçerek, olgunluk boyuna ulaştığından emin olarak alın.
Balık cetveli - PDF Yükle

Su ürünleri tebliğindeki avlanma boyları için öneriler tablosu

Greenpeace, halen geçerli olan 2008-2012 su ürünleri tebliğinde yer alan ticari balık türlerinin avlanma boylarının bilimsel verilere uygun olarak yeniden düzenlenmesini talep ediyor. Bu tabloda, tebliğdeki balık türleri hakkında yapılmış bilimsel çalışmalar taranarak bilinen bilimsel ilk üreme boyları ile varolan yasal avlanma boyları karşılaştırılarak, yasal avlanma boyları için bir ön öneri tablosu oluşturulmuştur. Bu tablodaki veriler, daha fazla bilimsel veri toplandıkça güncellenmektedir.
Su ürünleri tebliğindeki avlanma boyları için öneriler tablosu - PDF Yükle

Üreme boyları ile ilgili bilimsel çalışmalar

Bu raporda, Türkiye denizlerindeki balık türlerinin ilk üreme boyları hakkında yapılan bilimsel araştırmaların listesi yer alıyor. Bu liste sayesinde, avlanma boylarını tespit edebilmek için gerekli olan temel verileri derlemek mümkün.
İlk üreme 2010 - PDF Yükle

IUCN kırmızı liste

IUCN (International Union for Conservation of Nature - Uluslararası Doğa Koruma Birliği) tarafından hazırlanan rapor, Akdeniz'de bulunan 513 tür ve 6 alt türün koruma statülerini değerlendiriyor. Raporda Greenpeace'in daha önce de üzerinde durduğu mavi yüzgeçli orkinos ve orfozun da tehdit altındaki türlerden olduğu belirtiliyor. Bu belirleme, tehdit altındaki türlerin koruma statülerini geliştirmede uygun koruma önlemlerinin alınması için yol gösterici nitelikte.
IUCN Kırmızı Liste (İngilizce) - PDF Yükle
IUCN Kırmızı Liste Özet (Türkçe) - PDF Yükle

Türkiye denizlerindeki balık türleri kırmızı listesi

Türkiye denizlerindeki balık türlerinin durumu, tehlike altındaki türlerin tespiti hakkında son yıllarda yapılmış en önemli çalışmadır. Bu raporda pek çok ekolojik ve ticari anlamda değerli balık türünün tehlike altında veya risk altında olduğunu görmek mümkün.
Türkiye denizlerindeki balık türleri kırmızı listesi (İngilizce) - PDF Yükle

Gökova Körfezi'ndeki orfoz türlerinin avlanma yönetimi paradoksu

Bu bilimsel makalede, Gökova Körfezi'ndeki orfoz türlerinin durumu örneğinden yola çıkarak, üreme boyları ve stok durumları hakkında önemli ipuçları elde etmek mümkün. Önemli üst yırtıcılardan bir olan orfozların yasal avlanma boyları, ne yazık ki bilimsel üreme boylarının çok altında! Bu da ciddi tehlike çanları çalan orfoz türünün daha da hızla tükenmesine yol açmakta.
Gökova Körfezi'ndeki orfoz türlerinin avlanma yönetimi paradoksu (İngilizce) - PDF Yükle

Orfoz

Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi Kıyı ve Deniz Alanlarının Biyolojik Çeşitlilik Tespiti Projesi Final Raporu'nun Orfoz hakkında hazırlanmış bölümünden alıntıdır.
Orfoz - PDF Yükle

Meğerse Bakan'ın kalemi varmış | Greenpeace Akdeniz

Meğerse Bakan'ın kalemi varmış


Haber - 25 Ağustos, 2011 - http://www.greenpeace.org/turkey/tr/news/megerse-bakanin-kalemi-varmis-250811/
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in orfoz ve lagosu kurtarmak için attığı adımı memnuniyetle karşılıyoruz. Lüfer, kalkan ve diğer türler ise hala kurtarılmayı bekliyor.

"Bakan'a Kalem" gönderme çağrısının ardından; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, orfoz ve lagos için yasal avlanma boyunu 30 cm'den, bizim de önerdiğimiz 45 cm'ye çıkardığını duyurdu. Lüfer için ise verilen 20 cm kararını yetersiz buluyoruz.


lagoz

Bakan Eker, sonunda ''Seninki kaç cm?'' kampanyası için çıkardığımız balık cetvelini kullandı. Akdeniz ekosisteminde çok önemli bir yere sahip olan orfoz ve lagos türleri için attığı imzaya seviniyoruz. Diğer çok değerli türler için de aynı duyarlılığı acilen göstereceğini umuyoruz. Lüfer, 24-25 cm'den önce üremiyor. Ayrıca bilimsel raporlarca tehlike altında olduğu belirtilen kalkanın boyu da acilen 40 cm'den 45 cm'e çıkarılmalı. Yani Bakan'ın hala kaleme ihtiyacı var!


Neden 25 cm?

Yapılan son araştırmalar gösteriyor ki lüfer popülasyonunun %10'u, 20 cm'de üremeye başlıyor. Asıl çoğunluğu ise, yani %60'ı, 24-25 cm'ye ulaşmadan üremiyor. Biz Bakan'ın lüfer ile ilgili yeniden düşünmesini ve avlanma boyunu 25 cm olarak değiştirmesini istiyoruz ki, stoklar iyileşebilsin.

Lüfer, kalkan, orfoz, palamut gibi türler öncelikli olmak üzere tüm avlanma boyları listesi, bilimsel bir kurul tarafından yeniden düzenlenmeli.

Harekete geçin!

Balıklarımızı kurtarma yolunda, dev adımlarla ilerliyoruz! İşte yeniden bir araya gelmenin tam zamanı!


Thursday, August 4, 2011

Hayatın1001hali: Nezaket öldü mü?

Nezaket öldü mü?

Metin RengiNezaket.. kelime anlamını bile unutmaya başladık artık. Rutubet kokan, tozlanmış ve eski bir kitabın sayfaları gibi... Demode, komik, çıkar ilişkisi durumlarında gösterilmek zorunda olunan davranışlar topluluğu olmaya başladı… Çok değil bundan 15-20 sene evvel sosyal hayatın ve medeniyetin olmaz olmazlarından olan, iş, özel fark etmeden insan ilişkilerinde birinci sırada gelen nezaket hergeçen gün anlamını yitiriyor. Tüketim mallarında olduğu gibi davranış modellerinde de arz talep dengesi var. İnsanlar birbirlerinden nezaket beklemedikleri için birbirlerine nezaket göstermeye de ihtiyaç duymuyorlar artık. Bu neyin göstergesi peki? Bence bu öncelikle insanların isteyerek istemeyerek birbirlerine verdikleri değerin azalışının göstergesi. Belki çağın getirdiği hızdan, belki bireyselleşme ve bencilleşmeden.. Ne olursa olsun “nezaket” dediğimiz bu incelikli davranışlar topluluğu insanların “merhaba” demeye, “teşekkür” etmeye dahi vakit ve enerji ayıramamalarından dolayı yavaş yavaş yokolmaya yüz tutmuş durumda.

Nezaketin çıkış noktası olan insaniyet, empati dediğimiz değerler günümüz toplumunun öncelikleri arasında değil artık. Maddi çıkarlar, bireysel hedefler, sadece kendi istek ve arzularına dönük bir hayat beklentisi arttıkça karşıdaki insanın duygu ve düşüncelerini önemsemek, hassasiyet göstererek davranmaya çalışmak anlamsız geliyor insanlara. Birzamanlar hiç tanışmasalar dahi yolda birbirlerine nezaketle selam vermeden geçmezmiş hanımefendiler beyefendiler.. Karşıdaki insanı rahatsız etmemek, incitmemek adına iletişim kurarken ses tonuna, kullanılan kelimelere, mimiklere, vucut diline özen gösterilirmiş. Şimdi aynı havayı günlerce, aylarca hatta yıllarca soluyup birbirine “merhaba” demeye, kafasını kaldırıp bakmaya dahi tenezzül etmeyen bir insan gürühuna dönüşüyoruz. Ne acı..

Bana göre nezaketi yok eden diğer bir neden de iletişim çağının etkisiyle niceliğin niteliğin önüne geçmiş olması. Artık iletişimde önemli olan kurulan iş ya da özel iletişimin derinliğinden, inceliğinden çok yoğunluğu, sayısı, bunun getirdiği prestij ya da bize sağladığı günübirlik egoist sosyalleşmeler. Özellikle iş hayatında ama genelde sosyal hayatın her alanında içtenlikle verilen selamların, hal hatır soruşların, teşekkürlerin, hayırlı olsunların, geçmiş olsunların devri yavaş yavaş kapanmaya başlıyor. Dostlar alışverişte görsün usulü sosyal medyadan herkesin gözü önünde biriki laf atışma yetiyor nezaket adına.
Üstten üstten yaşayıp, bir karış dahi derinine inmeye luzum hissedilmiyor ilişkilerin.
İşte bunun için nezaket gösterme gereği görülmüyor, çünkü karşılıklı kurulan şey tam olarak diyalog değil. Karşıdaki aracılığıyla kişisel egoların tatmini.. E hal böyle olunca da empati, nezaket hikaye oluyor.

Ben seviyorum nazik insanları, onlara ayrı bir sempati duyuyorum gerçekten. Nezaket demek her zaman iyilikle eşanlamlı değil illaki.. Buna rağmen bu stresli koşturmacalar, yarışlar ve düşüncesizlikler içinde hala kibarlığını, insanlara saygısını, sevgisini ve nezaketini koruyabilmek çok büyük bir güç istiyor. Çoğu insan böyle düşünmese de bence kibarlık çok büyük bir kuvvet insanın elindeki. Ve her şeyden önce bir “duruş”! Çağın tüm kabalığına, bencilliğine karşın “insaniyetimi kaybetmiyorum” duruşu..

imza:FEYZA

Monday, June 6, 2011

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."


Thursday, February 10, 2011

Ağır Gelir..


Zaman değişiyor.. Değişen zaman gün be gün her şeyi hızlandırıyor, hızlandırırken bir yandan hafifletiyor. Çünkü eğer hafiflemezse hiçbirşey zamanın bu hızlı akışına ayak uyduramaz. Özellikle de ilişkiler.. İlişkilerin içindeki tavırlar.. Tavırların içindeki manalar.. Ve tabii saygın ve doğru bildiğimiz birçok kavram da bu hafifleme furyasının gazabına uğruyor.”Erdem” kabul ettiğimiz bir çok davranış ya da tavır hergeçen gün daha ağır gelmeye başlıyor insanlara, ağır geldikçe de kayboluyor yavaş yavaş.. “yaşa, geç”, “yaşa, geç” akışıyla beraber ağırlaşan bu tavırları taşıyanlar da ağırlaşıyor doğal olarak ve artııık..


Prensipli olmak,
Sorumlu olmak,
Farkındalık,
Dostluk,
Emek vermek,
Samimiyet,
İstikrar,
Ciddiyet,
Mütevazilik,
Saygılı olmak,
Sevgi, dolu olmak,
İnce düşünmek,
Sadakat,
Vefa veeee arka arkaya ekleyeceğimiz daha bir sürü davranış şekli… Aslında son derece değerli olan, değerli olduğu için ağırlaşan, anlamlı olan ve de harcanmaması gereken bu erdemler yavaş yavaş tarihin tozlu sayfalarına karışıyor. Kötümser bir yaklaşım olarak görülebilir fakat maalesef etrafımıza bu gözle bakıp değerlendirdiğimiz de bu gerçeği görüyoruz. Hatta hepimiz farkında olarak olmayarak bu akışa ayak uyduruyoruz yaşamak için. Belki de her dönem olduğu gibi bu “zamanın ruhu” da bunu gerektiriyordur ve yapacak bir şey yoktur. Ama ne olursa olsun ben zamanın ruhunu yaşamaya çalışırken kendi ruhumuzu kaybetmememiz gerektiğini düşünüyorum.
imza: FEYZA



Hayatın1001hali: Ağır Gelir..: "Zaman değişiyor.. Değişen zaman gün be gün her şeyi hızlandırıyor, hızlandırırken bir yandan hafifletiyor. Çünkü eğer hafiflemezse hiçbirşey..."